Friday 3 June 2016

ssk bağkur emekli sandığı

yaşantı zenginliğim yok. bi numaram kalmadı. zoraki sürdürüyorum yeknesak hayatımı. hayallerimin karnımı doyurmaya yettiği, yoksulluğa ve yoksunluğa rağmen yaşama sevincimin ve görecek güzel günlere inancımın olduğu  zamanlardaki gibi hayat dolu değilim. sürekli koşmak istemek ve fakat hep yerinde saymak, yeteneklerimi de köreltti. kendimi iyi ifade edemiyorum. nüktedanlığımı yitirdim. muhabbetlerin aranılan ismiyken, sessizliğim sakinliğim ve tepkisizliğimle can sıkıcı, eğreti duran biri olup çıktım. alelade biriyim artık, olmak istediğim (hak ettiğimi düşündüğüm) yerde değilim. bu yüzden yaşama katılamıyorum. sıradan, renksiz ve arkadaşsız hayatımda evden işe, işten eve gidip geliyorum; sosyal bir yaşamım yok, cuma akşamı girdiğim evden pazartesi sabahı çıkıyorum. dünyaları sığ, zevksiz, cahil ve kifayetsiz insanlar arasında geçiyor günlerim (iş). buna katlanamıyorum ve en kötüsü bu beni yiyip bitiren gidişe bir dur diyecek, yeni bir başlangıç yapacak heyecanımın, inancımın ve umudumun neredeyse tamamen tükenmiş olması. yapamıyorum, edemiyorum: beni yaşama yeniden motive edecek hiçbir olumlu gelişme olmuyor çünkü hayatımda. olacak gibi de görünmüyor. karamsarım. bu bedbinlik, artık kabullenmekten başka çaremin olmadığı kaderim oldu. saplanıp kaldım. hayatımda hiç olmadığı kadar yetersiz (bazen de değersiz) hissediyorum. üretken olamıyorum, zihinsel faaliyetlerim yavaşladı; çünkü kafam hep kadersizliğimle meşgul. tezer özlü'nün "bir yüksekliğin, bir başıma olduğum bir yüksekliğin en ucundayım. inemiyorum. yaşayamıyorum. ölemiyorum." dediği yerdeyim.

No comments:

Post a Comment